Atatürk’e kalp krizi yaşatan anayasa tartışması

Türkiye gündeminde yeniden üst sıralara çıkan anayasa tartışmalarının tarihini, Soner Yalçın’ın ‘Siz Kimi Kandırıyorsunuz’ kitabındaki detaylarıyla almaya devam ediyoruz.

BİRİNCİ BÖLÜM

“Siz Kimi Kandırıyorsunuz”… Dün bugüne benziyordu…Güncel

İKİNCİ BÖLÜM

İlk anayasayı islamcı liberaller yazdı… Namık Kemal ile Midhat Paşa’nın arasını açan sürgün detayıGüncel

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

“Anayasa tartışmaları bizim tarihimizde hayli yer kapsamaktadır.

Anayasa tartışmalarının Mustafa Kemal Atatürk’e bile kalp krizi geçirttiğini biliyor muydunuz?

Anayasa Atatürk’ün kalp krizi geçirmesine neden oldu

İlk cumhurbaşkanlığı seçimi Atatürk’ün iki kez kalp krizi geçirmesine neden oldu. Çankaya Köşkü’nde iki gün arayla gelen krizler, neden herkesten gizli tutuldu? Kalp krizlerinin sebebi, cumhuriyet fikrine karşı çıkan hilafet yanlısı muhalifler miydi? Kalp krizleri Atatürk’ün hayatını nasıl etkiledi?

Tarih: 11 Kasım 1923

Yer: Çankaya Köşkü

Atatürk, öğle yemeğinde çok sevdiği etsiz kuru fasulye yiyordu. Birden göğsünün arka tarafından sol kolunun dirseğine kadar yayılan çok şiddetli bir ağrı hissetti. Terden vücudu sırılsıklam oldu.

Ağrılarını kimseye hissettirmek istemedi, ancak dayanılacak gibi değildi.

Başı masaya düştü.

Şanslıydı, Sağlık Bakanı Dr. Refik Saydam öğle yemeğinin konukları arasındaydı. Ilk müdahaleyi o yaptı.

Atatürk odasına yatırıldı. Kalp krizi geçirmişti.

Bünyesi pek sağlıklı değildi. Sağlıklı olması da mümkün değildi zaten. Ömrü savaş cephelerinde geçmişti. Trablusgarp Savaşı’nda gözlerinden rahatsızlanmıştı. Birinci Dünya Savaşı’nda böbrekleri iflas etmişti. Sakarya Savaşı’nda ise attan düşüp kaburga kemiklerini kırmıştı.

Ancak, ilk kez kalp krizi geçiriyordu. Sebebi, aşırı yorgunluk ve stresti.

Cumhuriyetin ilanı sancılı olmuştu. Istanbul gazetelerinde sürekli eleştiri yazıları çıkıyordu; hilafeti savunuyorlardı.

Başta Rauf Orbay olmak üzere, dava arkadaşları açıktan açığa Cumhuriyet fikrini eleştiriyordu.

Fethi Okyar’ın başbakanlıktan alınıp İsmet İnönü’nün getirilmesi hiç kolay olmamıştı. Hükümet krizi zor atlatılmıştı ve aslında tüm bu siyasal olayların temelinde cumhuriyetin ilanı ve Atatürk’ün cumhurbaşkanı seçilmesi vardı.

Evet Atatürk, cumhuriyeti ilan etmiş, cumhurbaşkanı seçilmiş ama bu olaylar sağlığına mal olmuştu.

Ilk krizi çabuk atlatmıştı. Fakat bu son olmayacaktı. Iki gün sonra…

13 Kasım 1923.

Çankaya Köşkü…

Atatürk öğleyin Köşk’ün bahçesinde yürüyüşe çıktı. Köpeği Foks’la oynadı. Yorulduğunu hissetti. Bahçedeki masaya geçerek kahve istedi. Kahvesinden bir yudum almıştı ki, sandalyeden yere düştü.

Yine kalp krizi geçiriyordu.

Koruma memuru Kemal Özada, garsonu Cemal Granda, şoförü Remzi Öztuş hep birlikte Atatürk’ü odasına taşıdılar.

Baygındı. Hava alması için odanın pencereleri açıldı, burnuna kolonya koklatıldı. Koluna iğne yapıldı. Kendine gelir gibi oldu. Sorulara yanıt vermiyordu. Sadece yattığı yerden neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Iki gün içinde iki kalp krizi geçirmesi üzerine, İstanbul’dan kalp doktoru Prof. Neşet Ömer İrdelp çağrıldı.

Doktor İrdelp, Ankara’ya geldi ve Atatürk’ü iyice muayene etti. Teşhisi aynıydı, çok çalışmaktan ve stresten ileri gelen “elemi asabi”kalp krizlerine neden olmuştu. Dinlenmesi gerekiyordu. Bir de perhiz yapmalıydı. Yani içkiyi ve günde yaklaşık 30 bardak içtiği kahveyi azaltmalıydı. Sigara ise 10 adeti geçmemeliydi.

Atatürk’ün kalp krizi geçirmesi basından gizli tutuldu. Muhaliflerin eline koz vermek istenmiyordu.

Ancak haber duyuldu. Başta İkdam gazetesi olmak üzere cumhuriyet muhalifleri Atatürk’ün ülkeyi yönetemeyecek kadar hasta olduğu dedikodusunu yaydılar. Gazeteciler Çankaya Köşkü’nün önünden ayrılmıyordu. Hükümet resmi açıklama yapmıyordu. Tek açıklamayı Ankara’dan İstanbul’a dönen Prof. İrdelp yaptı. Aşırı yorgunluktan dolayı küçük bir kalp spazmı geçirmişti. Dinlenip geçebilecek bir hastalıktı bu.

Bu arada Atatürk’ün durumunun ağır olduğu söylentilerine inanan bazı çevreler, Atatürk’ün yerine Latife Hanım’ın cumhurbaşkanı olması gerektiği gibi absürd fikirler ortaya attılar.

Atatürk sıhhatine kavuştuktan sonra kendisine ziyarete gelen Ali Fuat Cebesoy gibi arkadaşlarına “öteki dünyaya gidip geldiğini” söyledi.

Doktorların tavsiyelerini dinleyip perhize uyacaktı.

Ama iki ay sonra sağlığına kavuşunca perhize son verdi. Latife Hanım’ın ısrarları da yeterli olmadı, kavga ettiler. Hatta geçirdiği kalp krizlerine bu tartışmaların da etkisi olduğu söylenmektedir.

Annesi Zübeyde Hanım ve babası Ali Rıza Efendi kalp hastasıydı, dikkatli olması gerekiyordu. Ancak yeni temellere dayanan yeni bir devlet kurmanın yolu yorulmaktan geçiyordu.

Hep çalıştı ve benzer krizler Atatürk’ümhiç yalnız bırakmadı. Nutuk’u hazırladığı 1927 yılının 22-23 ve 28 Mayıs’ında da üç kez kalp spazmı geçirdi.

Bu dönemde Almanya’dan gelen Prof. Kraus ve Prof. Von Romberg Atatürk’ü muayene etti. Dört yıl önceki teşhisten farklı bir şey söylemediler. Fazla çalışmaması gerekiyordu.

Ancak Atatürk’ün Alman doktorların tavsiyelerine uyması zordu. Devrimlerin kesintiye uğramaması gerekiyordu.

Bile bile ölüme koştu…”