Onun için “İçimizden biri” tabirinin en yakıştığı yabancı diyebiliriz. Yıllarca ülkemizde görev yapan, Beşiktaş ile Fenerbahçe gibi iki büyük kulüpte şampiyonluklar yaşayan, milli değerlerimize gösterdiği saygı ve dertlerimizle dertlenip, çok fazla ortak paydada buluşan birinin “içimizden” olmaması düşünülemezdi zaten. Kimden mi bahsediyoruz? Tahmin edileceği üzere Christoph Daum’dan. Karşılıklı sevgiyle filizlenen ve yıllara dayanan dostluğun hatırını bir fincan kahve eşliğinde daha da uzatmak için Daum’un evine misafir olduk. Kamuoyunun bildiği üzere akciğer kanseri teşhisi konan Alman futbol insanı, uzun süredir devam eden tedavisine rağmen görüşme talebimizi geri çevirmeyerek bizi ağırlama nezaketi gösterdi. Biz de kendisini çok yormadan sohbet havasında geçen görüşmemizden bazı satır başlarını sizler için derledik. Daum, A Milli Takımımızın haziran ayında Almanya’da yapılacak Avrupa Şampiyonası’ndaki şansını değerlendirirken bir Türk gibi, “Almanya’da yarı finali düşünmeliyiz” dedi.
‘PES ETMİYORUM’
Sizi seven geniş bir Türk futbol kamuoyu var, sağlığınızı merak ediyorlar. Son durumunuz hakkında bizi bilgilendirir misiniz?
DAUM: Bilindiği üzere kemoterapiye başladım. Durumum her geçen gün daha iyiye gidiyor. Gerekli ilaçları alıyorum ve iyi besleniyorum. Egzersizlerimi ihmal etmemeye çalışıyorum. Bu tarz hastalıklarda pes etmemek gerekir. En zor zamanlarda bile güçlü olmak ve geleceğe umutla bakabilmek gerekir.
‘MONTELLA İŞİNİ İYİ YAPIYOR’
Türkiye A Milli Futbol Takımı’nın Almanya’da düzenlenecek Avrupa Şampiyonası’ndaki şansını nasıl görüyorsunuz?
DAUM: Türkiye’nin grubu kolay değil. Kağıt üzerinde Portekiz favori görülüyor. Çekya ile Türkiye aynı güçte sayılır. İkincilik mücadelesi bu iki takım arasında geçer diye düşünüyorum. Futbolun sürprizlere açık bir spor olduğu gerçeğini göz ardı etmeden Türkiye’nin gruptan çıkma olasılığını yüksek görüyorum. Sonrasındaki eşleşmeler önemli ancak Türkiye olarak yarı finali düşünmeliyiz. Teknik direktör Montella bence işini iyi yapıyor. Ancak şans faktörünün de yanında olduğunu söylemeliyim. İlk maçında Hırvatistan 8 eksikle oynadı. Modric yoktu. 1-0 kazandı. Bu harika bir başlangıç oldu.
‘OYUNCULARIMIZ HER ŞEYİNİ VERDİ’
Berlin’de oynanan ve Ay-Yıldızlıların 3-2 kazandığı Almanya-Türkiye dostluk karşılaşmasını özetleseniz ne dersiniz?
DAUM: Berlin’deki Almanya maçında Türk takımı adeta tek yürek, onuru için oynadı. Alman oyuncular bu takım ruhunu Berlin’de ve Avusturya’da gösteremedi. Hepsi iyi oyuncu olsa da hayal kırıklığına uğratan bir futbol sergilediler. Türk oyuncularımız 90 dakika her şeyini ortaya koymaya hazır bir görüntü sergiledi ve istediği sonucu aldı.
‘TÜRKİYE TAM BİR TURNUVA TAKIMI’
İki takım hakkında da “Biz” demeniz çok anlamlı… Alman Milli Takımı’nı çalıştırıyor olsaydınız en önemli işiniz ne olurdu?
DAUM: Antrenörün bir görevi de oyuncuları motive etmek. Bu çok önemli. Aldığımız eğitim genelde taktikle ilgili ama bu tarz psikolojik metotlar da işin önemli bir parçası. Futbolu “bilimselleştirmek” başarı getirmeyebiliyor her zaman. Bazen şartlara göre geçmiş taktiksel varyasyonlara dönülebilir. Sadece topa sahip olma süresi ve uzun paslarla başarı gelmeyebilir. Bunu Türkiye maçında gördük. Türkler 20 dakika sonra çekincelerini kaybetti ve iyi oynamaya başladı. Almanya için turnuva takımı deniliyor. Bence asıl Türkiye tam bir turnuva takımı. Böyle bir şampiyonada ülkelerini en iyi şekilde temsil etmek istiyorlar. Bunu kalplerinin derinliklerinde hissederek yapıyorlar. Alman oyuncular şu anda şampiyonayı daha çok beyinlerinde yaşıyor ama unutmamalı ki maçlar önce kalpte sonra sahada kazanılır!
‘LİGDE FAVORİM FENERBAHCE’
Süper Lig’i takip ediyor musunuz?
DAUM: Elbette. Başta Almanya ve Türkiye olmak üzere vakit buldukça ve sağlığım el verdikçe dünya futbolunu da yakından takip ediyorum. Ve siz sormadan söyleyeyim; Türkiye Ligi’nde bu sezon yüzde 51 ile Fenerbahçe’yi şampiyonluğun favorisi görüyorum! Çok iyi bir ekip kuruldu. Önemli ve kaliteli isimler takviye edildi. Bu sezon şampiyonluk hasretinin sona ereceğini ümit ediyorum.
‘FUTBOLDA DAHA ÇOK KADIN OLSUN’
Dünya futbolundaki sorunlara değinmek gerekirse; kadınların ya da farklı eğilimi olanların oranının hâlâ çok düşük olmasını neye bağlıyorsunuz?
DAUM: Bu saydıklarınızın çoğu sadece futbolun değil toplumun genel sorunu. Bence yetkililer “Biz ne yapabiliriz?” diye daha çok kafa yormalı. Tolerans çok önemli bu konuda. Kararlı adımlar atılmalı. Sadece kağıt üstünde değil, günlük yaşamda da üzerinde ciddiyetle durulmalı. Farklılık oluşturacak insanlara, federasyonlarda ve kulüplerde yer vermeli. Örneğin eşcinsellerin oranının yüzde 5 ile 7 arasında olduğu söyleniyor. Ben her zaman oyuncularıma şunu dedim “Tercihiniz ne olursa olsun ben sizi korurum”. Ama futbolcular hâlâ bunu açıkça yaşamaktan çekiniyor. Bu çok üzücü. Ayrıca federasyonlarda ve takımlarda seçimler maalesef hak edişten ve oranlamadan ziyade hâlâ torpil denilen argümana göre yapılıyor.
Kadın oranı nasıl olmalı sizce?
DAUM: Erkek futbolunda çok daha fazla yetkili kadın olmalı. Kadın futbolunda erkeklerin var olduğu gibi. Spor eğitmenleri kurslarında her zaman kadınlar oluyor ve genelde o dönemin en iyileri arasında yer alıyorlar. Bunlar nedense sonra yetkilendirilmiyorlar. Göstermelik kalıyor. Artık kulüpler var olan düzenlerini sorgulayıp yeni yollar denemeli. Farklı düşünen insanlara yer açmalılar. Ancak böyle uzun vadede rekabet edebilirler.